10 Temmuz 2015 Cuma

... Gecenin Kendisi, Günün Efendisi ...

Bazı geceler, geceyi seyretmek istiyorum...Herkesin uyuduğu, gecenin  en çıplak olduğu anları.. Sabah gelirken; onun yavaşça masadan kalkışını seyretmeyi çok seviyorum.. Asil ve dimdik, kibar ve centilmen, farkında ve güçlü, göz önünde olmaktansa uzaktan izlemeyi seven; gizemli ve bazen uzun boylu bazen de kısa boylu; yer yer ceketini ilikleyen bazen de çırılçıplak soyunan... Geceyi uzaktan izlemek; bütün hayallerin gerçekliği gibi.. Aşk gibi..
Gündüzün gelişiyle onun yavaş ama kendinden emin masadan kalkışını seyretmeyi seviyorum işte.. O giderken; sanki bütün doğa bi saygıyla önce sessizleşiyor,sonra alkışlıyor  heyecanla.. Hem güneşin yavaşça uzaktan gelişini selamlıyor hem de gecenin muhteşem biten performansına alkış tutuyor.. Sahneden inen gece, sanki o gece bi bana oynuyor.. Kimsenin onu izlememesine alışmış olmasına rağmen; bütün herkes onu izliyormuşcasına; o, sonuna kadar sahnede kalıyor ve en iyi performansını sergiliyor.. Hemde her gece, bıkmadan.. Sanki bütün doğa onu benimle birlikte sessizce izliyor. Rüyalar sanki onu izlerken gerçek oluyor. Yalnızlık; bazı çaresiz gecelerde konuşuyor ama geceyi izliyorsam; ozaman susuyor ve sanki o da beni izliyor. Bir kapı arasından; benim geceyi izleyişimi izliyor.. Öylece sessiz bizi izliyor.. O gecelerin yalnızlığı uzaktadır, konmaz acısı, korkusu zamansızlığına..
Zaman nereye akıyor diye soruyorum bazen; o gecelerde; gece elimden tutuyor, gezdiriyor beni; rüya sandığım zamanlara.. Konuşan zamanları sustururcasına farkettiriyor.Biliyorum gece de beni seviyor.
Bazen düşünüyorum; gecenin karanlığı o kadar gerçekki; yalnızlığımız, ölüm korkumuz ve bu korkuların yolunda edindiğimiz bütün endişe ve vesveslerimizi su yüzüne çıkartıyor. İşte belki de bu yüzden kaçıyoruz gecelerden, uyuyoruz ve yerine en güzel kaçışlardan, medistasyonlardan olan uykuya sığınıyoruz..
Bu yüzden belki de geceler karanlık ve saklayan gibi görünse de tüm ruhani gerçekleri aydınlatıyor.. Güneşin tüm detayları yaşattığı, akşamın tüm yaşanan detayları sorgulattığı..
Dikat edin; geceden kaçanlar; kendilerinden de kaçarlar, gerçekliklerden ve sorgulamaktan...
Çünkü sorguda garanticilik ölür, risk almak, cesaret ve akış başlar, kabulle...
Bu da kendini gerçekleştirmeği, değişimi getirir beraberinde..
Gece önce yalnızlığı kabul ettirir.. Çünkü uyurken; yalnızlığını örtersin...
Gündüzleri yalnızlığını geçiştirir, gecelerse kendinle yüzleştirir...
Gece gelir; koşturup, çalışıp parasını ödediğin evinde yalnız kalamazsın.. Ya birileri olur sürekli yada sadece uymaya gidersin o eve..
Ondandır ki; bana geceyi sevmeyen sanki kendini sevmez gibi gelir hep.. Oysaki gece geldiğin yeri hatırlatır.. Güneş o kadar ışıklı ki; gündüzken gökyüzüne bakmanı engeller.. Seni dünyaya bakmaya sevk eder.. Oysaki gece gökyüzüne baktırır; küçüklüğünü farket diye,nerden geldiğini..
Yani gündüzler seni büyütür, geceler seni küçültür.. Küçülmekle yüzleşebilirsen; hiçliğini kabullenir heplikte eksik kalmazsın.. İçi boş ego havuzlarında yüzmez, ego tramplenlerinde zıplamazsın..
Ayaklarının altından kaymaz hayat.. Hiçliği kabul için; geceleri tek başına sevmeyi bilmelisin..
Gece, senin öz gerçekliğini yansıtır. O karanlık aslında benliğin.. Kendi içinde derinlere yüzdükçe aydınlanıcak deydiğin her gerçekliğin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder