22 Aralık 2010 Çarşamba

Tecrübedir Hayat !

Hayat ne anlamlı, ne acaip dokunup hatırlatıp; burdayım diyen bişey.. Yalanlarımızla gerçekler arasındaki o ince çizgide iç gıdıklayan bişey.. Bazen izin veriyorlar ve veriyoruz bazende savaşa girip ateş ortasında kalıyoruz. Silahlarımızı bilmeden, cepe de nevar ne yok ; bilmeden durmak. Önce bi kaç yara alıp, ardından çelik yelegi bulup giyip, ardından bi süre saklanmaktır.düşünmek, özüne dönmek, olanı biteni düşünmek sonra sonuçları bulup , güç toplayıp ayaga kalkıp; ilk çıglıkla ateş etmektir; büyük bi cesaretle.. Hatta ben burdayım ve korkmuyorum; sizden de, koydugunuz kurallardanda, kinlerinizden ve öfkelerinizdende,pisletmeye çalıştıgınız o tertemiz ruhlarınızdanda, demektir.. İzin verin yaşayanlara.. O kurallardan sizde mutlu diilsiniz.aslında biliyosunuz da; okadar uzun olabilirde olmaya bilirde kumarınız,dilekleriniz,tercihleriniz..ama garantisiz..
yani beklemek ve durmak gereksiz.. Kayıtsız kalmak manasız.
yalansız ve gerceklikle..tüm benligin ve ruhunla.. Bırakmalısın hayata ki aksın.. Bırak kendi suya ve akıntıya.. Gözlerini kapa.. Yalnızlıktaki uçuşunu hisset.. Avuçlarını ve vücudunun hafifligini.. Sonra içindeki radyonun sesini aç çünkü açtıgın ; senin ruhunun fm i.. Dinle playlistleri ve en derinden konuşan en öz; sen olan sunucuyu... neler anlatıyo duyabiliyomusun?? kim oldugunu anlatıyo sana.seviyomusun?dokunuyo en hasas anılara, hisedebiliyomusun? Sana sesleniyo duyuyomusun? Kalbinin en derinlerinden şarkını sölüyo eşlik edebiliyomusun? Ve bi terazi cıkartıyo, denge diyo hazırmısın? Korkusuzca bırak kendini diyo en saf suda, yüzebiliyomusun? Eşitlik var, teklik, birlik,an hissi ordamısın? Hoşuna giti mi bu hem heplik hemde hiçlik hissi? Zorlanma boşuna çünkü kassanda,koşsanda yolun aynı bıraksana kendini o azındaki sigarayla suya.. Bak güneş batıyo dogucak gene biliyosun ve güveniyosun.. sende batıp yeniden dogabilirsin unutma. Zor zaman andır hayat diil..olanlar tercihtir, öğretidir, tecrübedir,bilgidir, farkındalıktır. Şimdi gözlerini kapa ve sev kendini sonra etrafındaki her sevgiliyi, yaşayanı.. Kabul et oldukları gibi.. Kabul gör oldugun gibi.yargı yoktur,kural yoktur,zorunluluk yoktur,korku, kin ,nefret; saçma zaman kaybettiren zırvalardır. yollar akar ve kendilerini bulur. Ve inan hersey bizim için..görmek istersen tabi... Seviyorum seni..

2 Kasım 2010 Salı

Tamam Artık DURUN! bi kaç dakikada olsa ....

neler yapıyorsunuz öyle?
neden bu kadar sıkıştırıyorsunuz kendinizi?
neden bu kadar sımsıkı tutuyorsunuz elinizdekileri?
neden bu kabuklarınızı daha da sertleştirip içlerine kendinizi sığdırmaya çalışıyorsunuz ve her defasında kendinizden bu denli koşarak kaçıyor ve yaşadıklarınızı ve kendinizi kabul etmiyorsunuz?
bakın hayat, aşklarımız, yaşadıklarımız inanki bukadar da acımasız ve sizin olmak istedikleriniz kadar can sıkıcı ve yalan değil..
hayat gerçeklerle dolar taşar yaşadıklarınız kalbinizi acıtsa da, sevdikleriniz sizi kırdıysalar da bilinki öğrenmeniz gerekenler var. durumlar, hikayeler ne kadar tekrarlanıyorsa okadar kaçırdıklarınız var demektir..
aşk sadığınız kadar acımasız değildir ; eğer gerçek aşksa.. sandıgınız şeyse; aşk inanın acıtır.çünkü aşk değildir; hırstır, egodur, bagımlılıktır, kendinizi kabul etmeyişinizdir,korkudur... ve inanın bu söylediklerimin aşkta yeri yoktur..çünkü kazanma kaybetme davası değildir.. yaşadıklarını hisetmek, keyif almaktır.
zamansız değildir.
rotası bellidir,rengi güzeldir ve parlaktır evet göz alıcıdır ama dikatli bakıldıgında herşeyi anlatır.
ama aradaki kayıpsa; kaybediklerini sananlar için; egolarla,hırslarla,korkularla, kendimizi ve kaşımızdakileri , durumları oldugu gibi kabul etmediğimiz anlarda tamamen karıncalanan gözler ve blur lü hikayeler, görüntüler oluşur.
kaybetmek yoktur.. kaybettiğinizi sandıklarınızın size neler kazandırdığını anladıgınız an, yükselişiniz tablonun içinde; dışardan da farkedilir bir keyif vericektir.
ilk başta cok iyi peki sonra niye gidiyor hayatımdakiler diyen cok insan tanıdım son zamanlarda.. bende cok sormustum bunları kendime .
aslında çok basit bir denklem; siz aslında siz olmaktan okadar korkuyor ve kabul etmiyorsunuz ki; yaşadıklarınızı ve kendinizi bi yere gizliyor, karşınızdaki için bir pazarlama tekniği geliştiriyorsunuz.. yani bi paket hazırlıyorsunuz;yeni sezon ,yepyeni koleksiyonunuz , ürününüz için; ardından da bunu müthiş bir reklamla sunuyorsunuz.. sonra sevginin gerçekliğiyle yavaş yavaş veya hızla özünüze dönüyorsunuz hani o kabullenmekten ve sevmekten kactıgınız kendinizden.. sonra birde bakıyorsunuz ki kaşınızdaki arkasını dönmüş .. peki arada nooldu?? ben ne dedim o naptılara takılıyorsunuz gene kendinizden nefret ediyor, kendinizi küçümsüyorsunuz... halbuki baştan başlarsak kendimizi kabul edip sevdigimizde otomatik olarak sevginin tertemiz gücüyle dengede, saygıda, sevgide, cosmic bagda; tertemiz enerjilerle her güne banyo yaparak yani arınarak başlıcaksınız. buda otomatik olarak size; sizin için olan şeyleri sunucak sizde aralarından seçimlerinizi ve tercihlerinizi en size uyanlarla değerlendiriceksiniz.
cünkü her durum ve sartta siz sizinlesiniz.. siz kendiniz olmayı kabul etmedikce bulanık hikayeler hayatınızda var olucaktır. gerceklik ararken bulamadıgınızı görüp, üzülüp, isyan edip, inanclarınızı yıkmak yerine geliştirmekten bahsediyorum.. sevgiye,saygıya, öz dengemize ulaşmaktan ve cosmic bi bagdan bahsediyorum.. kendinizi asla ve asla ve kücümsemiyerek baslayabiliriz bugün itibariyle hergüne..
siz kendiniz oldugunuzda yasadıklarınızın anlamları daha bir degerli olucaktır..
denklem cok kolay aslında sevgi ve ask sandıgımız kadar ve kelimelerle kücümsediğimiz kadar da basit değildir.. histir, en yüksek enerjidir direk ana merkez kanaldan evrenden gelen bir enerjidir.
siz bu kadar yüksek enerjide bir gücü dünyevi emelleriniz ugruna yitirmeye basladıgınızda; kalbinizin vicdan dengesini bozuyor ve anında kendinizi bir mutsuzluk cukurunda hisediyorsunuz..
bakın zor zannetiğiniz zamanlar, aslında yepyeni bir üst model dönemin son çanları. sakin olun ve içinizdekinin sesini dinleyin.. ama ASLA ve ASLA KENDİNİZİ KÜCÜMSEYİP, ÜZMEYİN.. çünkü her tanıştıgımız canlı bize bizden birşey öğretmek için çıkıyor kaşımıza ve bunun için de müthiş bir sistem kurulu evrende.. yani yaşadıklarınızın herbirinin anlamları o küçücük fısıltılarda saklı onların sesini açmak size kalmış.. sesini açar ve ruhlarınızın sesini daha net dinlemeyi tercih ederseniz; hayatın pastasıyla tanışma ve tadına bakıp diledigince yeme imkanını sahip olucaksınız.
başka bir değişlede; nitendo da oynadıgınız herhangi bir oyundaki level’ın sonlarına dogru yasadıgınız stresi hatırlayın ve onda en ufak bir boş verişiniz; bölümü nasılki baştan tekrar etmenize sebeb olur.. egerki oyunu dikatli oynamadıysanız ;nelerden gittiğinizi, nelerle karşılaştıgınızı hatırlamaz,oynarken görmezden gelmişseniz ; tekrar aynı hataları aynı yerde yapabilirsiniz ya hani..
ama ; dikatlice oynamışsanız son andaki ; sıkıştıgınızı sandıgınız o zor anlarda biraz daha dört elle sarılırsanız bir üst levela geçersiniz ya hani...
işte böledir tüm bunların özeti..
kabul edelim ve sevelim herşeyi herkezi...
durumlar istedigimiz gibi sonuçlanmasada saygı duyalım onaylayalım ve sapkamızı saygıyla çıkartıp, önünde egilip, arkamızı dönüp; bir yeni maceraya gülümseyerek ve sevgiyle,tertemiz enerjilerle başlayalım...
gülümsediğinizi görüceksiniz...
içinizdeki kahkalarla dans ediceksiniz..
sevgi evrendeki en temiz enerjidir.. sakın küçümsemeyin.. hayatta yasadıgınız herşey sevginin dengesini ayarlamayıp, anlamını karıştırmamızdan kaynaklanıyor.dünyevi yarattıgımız, özümüzde olmayan duygulara baglanmamızdan ...
kendi koydugumuz kuralların içlerine sıkışıp, dışına çıkamamaktan; yani kendimiz olamamaktan ve içimizdeki ruhu diledigince özgür bırakamamızdan kaynaklanıyor.. halbuki bir başkası olmayı diledigimizdeki zavallıgımızı görmez oldugumuzda; yokoluşumuzu ellerimizle hazırladıgımızı nede güzel görmezden geliyor insanoglu..
çünkü o olmak istediklerimizin zaten oldugunu görmek gerekginden, kaçtıkça kimse olamadıgımız hayatlarımızda sıkışıyoruz görmüyormusunuz..
Lütfen şimdi silkelenin güzel sakin huzurlu bir playlist açın banyoya girin akan suyla sevgide arının ...
dileklerinizi görselleştirin, ta en içiniz kendinizde olmayı dileğin , bütün önyargılarınızdan,egolarınızdan,hırslarınızdan,korkularınızdan kurtulmayı ve yola sevgi, denge, huzur, güven,saygı ve tanrısal ışıkta emin adımlarla ilerlemeyi dileyin.. ve derin bi nefes alın..
hayatın ne de güzel bi macera olduguna inanamicaksınız...
ee hadi başlayın ..
ne duruyorsunuz.???

19 Ekim 2010 Salı

bi saniyenizi alıcagım; yaptıklarınızı önce lütfen bırakın!!

bir süredir var olan izlenimlerim herkeste bir sıkışma var son zamanlarda cevresindekilerle ve hayatıyla ilgili olarak.. sadece sakin olun !derin bir nefes alın.cünkü su ara evrende böyle bir sıkışma var heranlamda bir evrim sürecinin son demleri.bu sürecte mümkün oldugunca sakin sevgi dolu ,dengeyle kalmaya ve aydınlanmaya calısın, cünkü sonrasında güzel günler gelicek cok yakında ancak aramızdan bazılarımız egoları,korkuları ve nefretlerine yenik düşerek hırslarıyla dünyevi duygularıyla evrimden paylarına düseni alamayıp oyuna varolan aynı döngülerinde devam ediceklerdir.lütfen sevgi,denge,saygı ve comic enerjiyle devamedelim hayatımıza unutmayın herşey bi süreç ve zamanların kontrolu sizde.. sıkışmaların şiddetiyse; durumları,olayları,kişileri ve önemlisi kendimizi oldugu gibi kabul edemememizde yatıyor. yargılarımız,yalanlarımız, ön yargılarımız, kurallarımız, hırslarımız,egolarımız ; kalbimizin önüne geçmeye başladıgı andda kalbimizdeki terazilerin dengeleri bozuluyor ve mutsuzlugu ellerimizle hazırlayıp kendi masamıza aksam yemegi niyetine koyup afiyetle yiyoruz. sonra da isyanlarımız başlıyor. halbuki akmak lazım su gibi bu hayatta durumları,olayları, cevremizdekileri ve kendimizi yargılarmayı ve bi kalıba sokmaya çalışmayı bi kenara atıp onaylayıp neler oldddduguna bakıp algılarımızı güclendirmeliyiz sevgiyle.. cunku inanın bana sevgi saygı ve denge sonsuz gercek bir bütün..farkındalıklarımızın deneyimlerimizle geliştigi ve tamamlandıgı hisselerimizle baslayıp gene onun ışıgıngda aydınlaıgını kabul edersek bu nuansı sizde anlayıp ritimdeki coskuyu ve keyifi sizde hisedip dans edebilirsiniz hayatla... gülümsemek ve sevmek saygıyla denge müthiş bir aşktır unutmayın!(=

7 Eylül 2010 Salı

Sohbetin Tad; Pembe Tadında...

Bugün kalbimle konuştum biraz. Sanki konuşmak istedikleri var gibiydi.. Dinledim susup, biraz içimdekileri.. Bağarmak ister gibiydi .. Dinledim , önce biraz sakinleşmesini bekledim belkide.. Bir ara sakince dediki; Sevmek Güzeldir Her Şartta, Durumda ve Zamanda.. Çünkü sevgiyle içgüdüsel korursun sevdiğini, iyiliğini istersin, mutlu olsun, gülümseyen gözlerle baksın istersin ya hep.. Onları anlattı .. Aklından tek bir kötü kelime , düşünce , his geçmez içinden .. Çünkü sevgiyle mutlusundur! Çünkü aslında sevgidesindir , güvendesindir , dengesiz gibi gelen bir dengede oyununda gibisindir.. ama Dengedir olayın; Güvenle, Aşkla, Sevgiyle..
En sevdiğin grupların çıktığı, sevdiklerinle gidip çok eğlendiğin bir festival gibidir o zamanlar aslında .. Tüm ruhuna işler o çoşkusu .. sonra akar ve sen olur bi anda.. bu; en keyif verici şeydir aslıda hayatta. dedi ve devam etti aslında ; bir sır oldu şimdilerde ama eskiden bilinen bir bilgiydi bu insanlıkta ; bu bahsettiklerim ; yaşamı uzatır aslında.. hayatını güzelleştirir,uzatır ve sağlıklı yapar seni dedi bana..
sonra;
"başlarken yola önce kendini tanıman şarttır, en yakındır çünkü o sana.. sonrasında tanıdığın şeyi sevip, sayıcaksın olgunlukla.. Tercihlerini kabul edicen aslında kendini olduğun gibi onaylayıp , kabul edip , sevicen bu hayatta.. sonra yolculuk başlıyor artık tanıdığın senle ; sevdiğiniz yerlere gidiceksiniz, sevdiğiniz insanlarla olucaksınız, en keyifli sohbetleri edip en başarılı işleri yapıcaksınız.. sonra birde bakıcaksınız ki ; etrafınızda kocaman bi sevgi çemberi var.. çünkü istediğin belli.. insan neyi istediğini bildikten sonra oraya nası gidiliceğini de bulur; gelir ve alır. alıdıklarını gördükçe; aldığı nefesi daha çok sevicek , yaşadıklarının değeri daha bi tadından yenmez olucaktır..sonrasında nolucak biliyormusun? sen otomatik olarak sevgi vericen ve aynı hızda sevgiyi geri alabiliceksin.. bu döngü seni hep gülümseticek , hep gençleştiricek ve hep sen olucak..
senin sen olduğun kocaman bi sonsuzluk .. istediğini bildikten sonra o sende.. o seninle.. yanında ..
gülümsemeyi de ,sevmeyi ve sevilmeyi de , başarılı olup hayatında hep istediğin yerlerde istediklerini yapmayı da aslında sen ; neyi istediğini bildikten sonra; onlar senindir bilmelisin .. " dedi bana..
sonra..
"son söylenmesi gereken aslında şudur; çok istediğin herhangi bişey senin için iyiyse gelir değilse gelmez, gelsede gider.. gidiyorsa da ;daha iyisi geliceği içindir. oyuzden sıkmayın hayatı, seçimlerinizi .. çünkü sımsıkı tuttuklarınız; eliniz uyuşunca düşer yada elinizde parçalanır.. ama dokunarak ; onun dengesini ve duruşunu hisederek yavaşça dokunursan seninledir hep.. zamanla ak, hayatın ritmini önce dinle , sonra sende onunla aynı ritmi tutmaya başla. gerçekten dinlediğinde; altındaki bi çok sesi fark ediceksin ; ve sonrasında çok seviceksin .. " dedi..
sonra sustu..
normal ritminde , şarkısını söylemeye devam etti.. "yaşam çanı" şarkısının ismi..
sonra dedim ki ; bu şarkıyı o söledikçe ve bende burda oldukça; biz yürür gideriz sonsuz sevgide .. çünkü ne istediğimizi bildikçe, sevgiyle diledikçe; her yerde , herşekilde çıkartır onu hayat karşımıza .. önemli olan; bu yoların hep seni gülümsetmesi, hep sana keyif vermesidir. çünkü sen mutlu olmalısın ki ; mutlu bir hayat gelsin hep kollarına..

5 Eylül 2010 Pazar

Bence Yap Güzel Oluyor..

sevgiyle selamladım bugünü.. dilekler diledim hem kendim hemde bütün hepimiz için.. güzel dileklerimi sundum evrene ... bol sevgiyle, bol aşkla, bol istekle ve hisle.. yürekten , içten .. samimi ve tertemiz.. içinde mutluluk barından.. enerjisi , akışı olan .. bol kahkahalı, bol sağlıklı, bol kazançlı ve başarılı, bol sevgi dolu , bol saygı barındıran.. içine kendimi yazdım , sevdiklerimi ve tanımadığım milyarlarca insanı.. önce şükürler ettim sonsuz kere.. sahip olduklarıma ve olduklarımıza .. yaşadığım ana , nefeslerime , sevdiklerime ve yaşadıklarıma , yaşıcaklarıma ..
sevgiyle derin nefes aldım .. içimizdeki iyiliğe , kalbimizin içindeki hislerimize..
ardından bir nefes daha aldım ; tüm ağaçlar , denizler , gökyüzü, yıldızlar, güneş, ay ve tüm doğa , evren için ..
hepimizin dileklerini diledim ..
yazdım yazdım ..
söledim söledim ..
sonrada tertemiz kutumuzu kapattım evrenin tertemiz sularına ve everenin en güzel dilek kutusundan içeri attım ..
müjdem o ki ; dilersek çok yakında gerçekleşicekleridir..
ne istediğimizi bilirsek , gelmesini bekleyişimiz, sadece geliceği gün için geri sayımı başlatmaktır..
ne istediğimizi bilmek içinde ; en yakından kendimizi tanımamız gerek sanırım ..
kendimizle konuşmalı .. onu sevmeli ve kendimiz olmayı dilemeliğiz..
çünkü kendimiz olamadığımız her an; kimse olamadığımız anlarda ve deneyimlerde kaybolur gideriz..
kendimizi , benliğimizi yaratmalıyız ki; bu en yakın arkadaşımızın nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını bilelim ..
şimdilerde seçimlerimiz, kodlamalarla, yaşam şartlarımızla dünyevi şeylerle doğru orantıda gider oldu.. bu da bizi; kendimiz olmaktan uzaklaştırıp biz olmayan klonlar yapar oldu.. asıl eşlerimizi , mesleklerimizi,sevdiğimiz yemekleri, içkilerimizi, arkadaşlarımızı , yaşadığımız yerleri en önemlisi zevklerimizi bizden alıp götürüp başkalaşmış benlikler haline getirdi.. ŞİMDİ DUR ! ve lütfen derin bir nefes al !!
kimsin sen ? nelerden hoşlanırsın? gerçekten nelerden keyif alır, kimleri istersin hayatında? sonra sor gerçekten nası bi ev hayal edersin? nasıl bir hikayen olsun isterdin ? önce sevmelisin ama kendini ve tüm evreni, insanları .. en önemli adımsa ; saygı duymalısın tüm olanlara .. kendine , doğaya, insanlara ve pek tabiki de onların seçimlerine .. çünkü ozaman gelir geri hayatta sana.. hisettirir seçimlerle hayatının direksiyonunu nasılda güzel çevirdiğini.. yolculuğunun keyifini verir sana ..
ister gaza basıp hızlı gittiğini , istersende etrafı seyredip nerelerden geçtiğini bu hayat yolculuğu sana .. ama kaçırdığımızsa; direksiyonun başında kendimiz olduğumuz..
seçim senin nasıl gitmek istediğinde , yaşadıklarının bütünü de..
sadece yapmamız gerekense; önce kendimizi onaylayıp sevdikten sonra; gerçekten kendimiz olmaya başlamakla geliyor ,saygıyla .. ardında tüm insanlık ve evreni sevmekle ..
yani anlıcağın hayatımızın bütün ipleri bizde.. replikleri , hikayeside .. sadece farkedip , görüp; yola devam etmek gerek bu hayat yolunda.. sevgiyle attığımız ve attıcağımız bütün yollar mis kokulu çiçeklerle , bir sürü gülümseten hikayelerle ve kahkahalarla dolu olucaktır inanın bana..

hayatta hiç bir şey için geç değildir. geç olduğuna inandığımız herşey; bizim yanına yaklaşmaktan korktuğumuz ; korkularımız ..
onlarla yüzleşmekten kaçtığımız her günse; kendimizden uzaklaştığımız resmin; en büyüğüdür aslında..

korku, kin , nefret, ön yargı , intikam gibi duygular aslında özümüzde olmayan sonradan dünyada bize eklenen şeylerdir. dolayısıyla amaç özümüze dönmekse; ki öyle ; bir önce onlardan kurtulmalı , bahar temizliğine girişmeli ve sevgiyle yürümelğiz bu en güzel sevgi yolunda..
sizin gerçekten siz olduğunuzu hisettiğinizde hayatın tadı bugüne kadar hiç kefşetmediğiniz ve en keyifli, en güzel tat olarak kalıcak ağzınızda, kalbinizde ve ruhunuzda..

geç kalmadınız; çünkü burdayız .. başlangıç ve değişim herzaman ve heran da olabilir yine ve yine biz istedikten sonra ..
sadece değişmekten korkmayın yani anlıcağınız hiç bir şeyden korkmayın !! herşeyi sevin ve sayın .. ozaman size gelenler; en güvenilirler, en istedikleriniz ve en siz olanlar olucaktır..
dilekleriniz herkesin iyiliğine, herşeyin hayırlısına vesile olucak şekilde olmalı ki; geri dönüşleri hep yüzünüzü güldürsün, sevinçten içinizi gıdıklasın..

halen okuyorsan; ozaman başlamk için tam zamanı !! (=

4 Eylül 2010 Cumartesi

SEVGİ KARNAVALI BAŞLASIN !

Sevgi ; mutsuz etmez; güldürür insanı.. Biraz içini gıdıklar sonra da okşar.. ama öyle bir ön yargı , öyle bir pislenme aşkıdır ki içimizde gün geçtikçe artan bu modernleşme krizi.. kalplerin kırıldığı , sevgilerin fitursuzca ve umarsızca harcandığı, göz yaşlarının su diye içildiği bir yaşam haline dönüştürülmek istenmekte.. karşıyım ve karşı durucağım .. sevgi ; evrendeki en temiz , en güzel, en keyifli , en zararsız, en güvenilir, en tatlı şeydir.. herşey sevgiyle başlar onunla biter aslında .. anlamını unuttuk belkide .. okadar bilinç altlarımıza işledilerki aşk; tutku, kin ,nefret diye halbuki kaçırdık ; sevgi ; saygı,güven, denge olayımızı..
şimdi yeniden bir çağ açılması için kollar sıvandı; boyalar alındı ve bütün dünyayı sevgi; pürüzsüz sevgi , saygı ve dengeyle boyamaya.. hazır olanların parmaklarını görelim.. göremediklerimizin de anlayabilmesi için pastadan bir parça da onlara verelim.. hayat akıyo.. bu kadar mücadeyle nereye ? neye kime yetişiyosun ?.. dur şimdi sakin ol!! bak biliyorum inanmican ama bütün bunları biz yarattık.. Allah bizi, biz de; Onun bize verdikleriyle bunları ..
peki neyi kaçırdık biliomusun? bunları yaparken kendimizi yapmayı kaçırdık.. evleri yaptık, arabaları , bi de yanına güzel kıyafetlerle, kadınlar ve erkekleri, yemekler ve içkileri.. parayıda biz yaptık unuttun mu ? ama Onun bize verdiği en önemli hediyeyi buruşturduk, bi kenara attık ya da hediye paketinden hiç çıkarttıp içinde ne olduğuna bakmadığımız bir şey olarak bıraktık bi köşede; KALBİMİZİ.. vicdan terazisinin en güzeli.. onsuz yani hislerinsiz yani aslında ruhunsuz nasıl yaşarsın şimdi söyle bana..
silkelenme vakti ve çanları .. duyduğun bu sesler bir diriliş bir başlangıç..sözlerimi dinle .. anlıcaksındır içindeki her noktayı, virgülü dahasındaysa; duyucaksın içindeki karnaval tınılarını.. sonra çıkartıcaksın sazını başlıcaksın evren aşkı için çalmaya sonra söyliceksin insanlara .. başlangıç kalbinde başlar hatırlaman yeterli..

üç nokta ...

hayatımıza konan üç noktalar bitiş zannettiklerimizin sonsuzluğumu bilinmez ama insanlar noktaları koyduklarını zannederlerken ; taklı kaldıkları geçmişleri aslında koydukalrı virgülleri simgeliyor.bitişlerin zorluğundan belki de korkutuğumuzdan noktayı koyunca; diğer ikisini ekleyip, açık kapı bırakmayı seviyoruz adeta. yalnızlıkta boğulma korkusundan mıdır nedir; kendimizi ve başkalarını hep geçiştirir olduk ömürler boyunca. değişim şarttı herkesde olduğu gibi ama gereken sadece cesaret kırıntısıydı , oda belki bazılarımızda vardı. kendimizle konuşmaktan kaçtığımız her dakika; yalnızlığımız ve kokuları bizi tümüyle sarar oldu. şimdi noktaları anlamlarına yakışır bi şekilde koyup ; kararlar verip bazıları için gitmek var ..

dozunu mu bilmek lazım yoksa tadını mı ?

Birini çok sevdiginde bunu ona söyleyememek dolandırıorsa bogazımdakileri;

Sevgimizi akıtamıyorsak tam anlamıyla karşımızdakine; ne anlamı kalır ki yaşanmamış aşklarla dolu bir hayatın?

Sevgi kadar pürüzsüz ,naif bir şeyi ; ellerimizle mahvederken dünyanın mutluluk, sevgi ve barış içinde olmasını dilerken; varolan sevgileri elimizle bir kağıt gibi buruşturup atarken ; ne kadar da ezilir olmuşuz aşklara , sevgilere karşı..

Daha birbirimizi severken; acimizliğimiz gözlerimizden okunurken ; anlamsız bi mutsuzluk hakim tepemizdeki bulutlarda ..

Sevgi kadar tertemiz bişeyden bile kaçarken insan; nasıl bir başkasını sevebiliriz ki; sevilmenin tam anlamını bilmeden.

Tarihler boyunca yok olmuş milyarlarca aşk hikayeleri; sonları gözyaşı kovalarıyla dolu , sonra çıkan güneşlerle kuruyan bomboş kalpler ..

Peki şimdi nerden başlamak gerek ki içimizdekini akıtabilelim sevdiklerimize ?

Göstermek yetmiyor, söylemek kaçırıyorsa ; doktor dozu nedir söyle bana?

Sevdigimi yanımda isteyip, onu sevmek istememdeki doz fazlalığı nerede; ben sürekli kaçırır oldum hikayelerimde..

Hüsranlarım boyumu yaşımı aştı ..

Korkularım artmışken herbir hüsran sonrası temizlik yaparken buldum kendimi.. sonra bir baktım ki; kirler aslında bende değil sevilmeyi bilmeyenlerdeyse doktor; şu hastaları tedavi etmeye başlasan bir an önce ne iyi edersin ..

Sevgisiz yaşıyan sürüsüne bereket nefes alıp veren kendini bilmezler yığınına acil bir serum, bir iğne gerek ..

Kendilerinden, sevgiden kaçmamalılar ki ;anlamlar daha bi anlamlı , sevgiler daha bi sevgi dolu olsun ..

Hepbirlikte sağlıklı yaşıyalım ömürlerimize ömürler katıp daha da bir dolup taşalım hayata..

Doktor şimdi söyle bana ..

İnsanların başkalarından kaçmalarımı yoksa dönüp bir nefes te; kendileri ve hayatakiler için almalarımı daha değerli günümüz hayatında?

Yani ben mi yoksa biz mi olmalı cümlelerin başlangıçları ..

Ben diye başlamayalı baya oldu ..

Biz derken çok mu çoğul oldum bilinmez .. benle birlikte başlakrınında mutlu olmasını istemek çok mu salaklık ,avanalık ?

Şimdi söyleyin bana ellemeye çalıştıgım kalpler neden bu kadar kapalı .. yada dokunduğumdaki yumuşaklığım , onlara göstermek istediklerimin temizliği , neden bu kadar pislik aşkıyla yanıp tutuşuyor ki; kabuk kaplasın diye çabalar gösterip kaçıyorlar o içlerindeki en güzel yerlerinden bu denli?

Bazen bir hayat istiorum; kimsenin olmadıgı, bazen de istiorumki; herkesin oldugu ama sevgiyle dolduğu..

Sevgiyle ilerlemek istediğim bir evren diliyorum bütün dünyaya .. gülümseyen ve pozitiflikle sevgi ve kalpler saçan bir insanlık düşünün .. hayat çok “tamam, yola devam” olmaz mı ?